Okula Uyum Sürecini Nasıl Kolaylaştıralım?

o

Okula Uyum Sürecini Nasıl Kolaylaştıralım?

Okulların açılmasıyla çocuklarda ve ebeveynlerde okula uyum süreciyle ilgili endişeler başlıyor. İlk defa anaokuluna veya ilkokula başlayan çocuklar için okula uyum süreci aslında bir ayrışma süreci olarak görülmelidir. Bu dönemde en çok dikkat etmemiz gereken şeyler çocuğun gözünde okulun nasıl olduğunu anlamaya çalışmak, çocuğun okulda bulunduğu ilk zamanlardaki duygusunu anlamak ve buna yönelik çocuğa olumlu açıklamalar yapmaktır. Çocuk, gireceği bu yeni ortam hakkında ne kadar çok bilgiye sahip olursa o kadar rahatlar. Bunun yanında, çocukların bu ayrışma sürecinde çocukla aramızda olan güven bağını zedelememek, öğretmenle bağ kurmasını desteklemek ve ayrılık kaygısı yaratmamak büyük önem taşır.

Öncelikle çocuğunuzun kendisi için güvenli alan olan evinden, bakım verenlerinden veya eski okulundan ilk kez ayrıldığını ve çocuk yeni okulunu güvenli alan olarak görene kadar bu sürecin emek isteyeceğini kabul edelim.

Okulların açılmasıyla birlikte çocuklar her zaman yanlarında olan ebeveynlerinden ve güvenli alan olarak gördükleri evlerinden, akrabalarından, serbest oyun oynadıkları parklarından farklı, yeni bir ortama girmişlerdir. Okulda yeni tanışıyor oldukları bu kalabalıkla hep birlikte hareket etmek, kurallara uymak, günün temposuna ayak uydurmak ve masa başında uzun süre oturmak çocuğu normal olarak zorlayabilir.

Çocuğunuzun okulda kalma süresi arttıkça uyum sağlaması daha da kolaylaşacaktır. Bu noktada çocuğun dikkat süresi, sınıf kurallarına uyumu, etkinliklere veya derse katılma sıklığı ve becerileri hakkında mutlaka öğretmenle işbirliği yapılmalı ve öğretmenlerin gözlemlerine güvenilmelidir.

Yeni dönemde okul başlamadan önce çocuğun okul saatlerine ve okuldaki rutinine uygun bir uyku ve yemek düzeni uygulamaya, çocukla masa başında yapılan etkinlikleri evde yavaş yavaş oyunlarla harmanlayarak yapmaya başlamak, çocuğu psikolojik ve fizyolojik olarak okulun rutinine ve temposuna hazırlayacaktır. Örneğin çocuğunuz normalde sabah saat dokuzda uyanıyorsa okula başlamadan iki hafta öncesinde, çocuk akşamları daha erken yatırılıp sabah yedide uyandırılabilir. Buna bağlı olarak çocuğun kahvaltı ve öğlen saatleri de okuldaki rutine uygun olarak devam edecektir. Bununla birlikte masada yapılan boyama etkinlikleri, çizgi çalışmaları, ince motor kaslarını güçlendiren hamur oynama, düğme ilikleme vb. etkinlikler, çocuğun daha kolay kalem tutabilmesine ve masa başında daha uzun süre oturabilmesine zemin hazırlar.

Okula başlama haftasında dikkat edeceğimiz bir başka önemli nokta, çocuğumuzla aramızdaki güvenli bağlanmayı zedelemeden ve çocukta ayrılık kaygısı oluşturmadan ayrışmayı sağlayabilmektir.

Bunun için çocukla, okul haftası gelmeden okulla ilgili bilgi vermek ve okulun bizlere sağlayacaklarından konuşmak faydalı olacaktır. Diğer bir taraftan okulun ilk günleri eğer okul yönetimi izin veriyorsa tabi ki sınıfta değil ama okulda, çocuğun size ihtiyacı olduğu herhangi bir kriz anında sizi görebileceği bir yerde durmanız ve okulun güvenli bir alan olduğu hissini çocuğa aktarmanız önemlidir. Ancak sürekli olarak çocuğunuzun sizi görebileceği bir yerde durmanız çocuğun ayrışmasına engel olur ve sınıf yönetiminde öğretmen için bir problem olarak karşımıza çıkar.

Ayrılma anlarında çocuğunuzun dikkatini dağıtıp o size bakmadığı bir anda okuldan kaçmanız çocuğunuzda güvensizlik duygusu oluşturacağı gibi genel bir ayrılık anksiyetesi de yaratabilir.  Çocuğa açıkça, ‘Ben birkaç gün sen kendini daha iyi hissedene kadar burada biraz kalacağım, bir ihtiyacın olursa öğretmenin seni benim yanıma getirecek. Şimdi sınıfa gitme zamanı, haydi sınıftaki arkadaşlarımızla tanışalım.’ gibi cümlelerle çocuğun hem anne babaya hem de öğretmenine güven duyması sağlanabilir. Daha sonraki günlerde ise ‘Ben işe gidiyorum, bir ihtiyacın olduğunda öğretmenine söyleyebilirsin. Oyunlarınız bitince öğretmenin beni arayacak ve hemen gelip seni alacağım.’ diyebilirsiniz.

İlk günlerde çocuğunuz bu söylediklerinize tepki gösterip sizden ayrılmak istemeyebilir, ağlayabilir. Ancak çocukla ayrılık sürecini kısa tutup endişenizi çocuğunuza belli etmezseniz ve gülümseyerek okuldan çıkarsanız çocuğun kaygısı azalacaktır.

Çocuk ağladıkça annelerin ‘Ah yavrum sen ağlarsan ben çıkamam ki, sen sakinleş öyle gideyim.’ Gibi sözleri maalesef ağlama krizlerinin önünü açacaktır. Burada önemli olan, anne baba için de ne kadar zor olursa olsun, ayrılık anında çocuğun annenin yüz ifadesinden ağlama, endişe, korku gibi hisleri almaması, okulun güvenli bir yer olduğu duygusunu kazanmasıdır.

İlk günlerde, çocuğunuzu okulda tam gün bırakmadan önce sınıfına, okuldaki genel rutinlere ve öğretmenine alışması ve bağ kurması için birkaç gün, birkaç saat gibi kısa bir süre okulda zaman geçirmesi için fırsat tanıyın. Çocuğunuzun okula daha kolay alışması için okulda önce birkaç saat, sonra yarım gün ve daha sonra tam gün kalması okul temposuna ve rutinlerine uyumu daha kolaylaştıracaktır.

Okuldaki genel rutinleri çocuğunuza örneklerle anlatmanız da faydalı olacaktır. Örneğin, ‘Burada önce arkadaşlarınla günaydınlaşıp kahvaltı ediyorsunuz, biraz istediğiniz oyunları oynadıktan sonra sınıfa gidiyorsunuz ve öğretmeniniz size yeni şeyler öğretiyor. Sonra oyunlarınız bitince anne babalar çocuklarını alıyor.’ gibi…

Özellikle okul öncesi dönemde çocukların özbakımlarını tam olarak kendileri karşılayamamaları sebebiyle çocukta ben acıktığımda, düştüğümde, korktuğumda, ellerimi yıkamam, yemek yemem gerektiğinde annem olmazsa benimle kim ilgilenecek, endişesi oluşuyor. Bu endişelerin olması çok normal. Bununla birlikte ailelerin çocuklarına yemek yeme, kıyafet değiştirme, el yıkama, tuvalet temizliği gibi özbakım becerileri kazandırması, canlarını sıkan bir durum oluştuğunda veya bir ihtiyaçları olduğunda kendilerini doğru şekilde ifade etme becerileri kazandırması önemlidir. Çocuğun temel ihtiyaçları ne kadar hızlı ve kolay karşılanırsa çocuk kendini bulunduğu ortamda o kadar güvende hissedecektir. Böylece okula uyum süreci de hızlanacaktır.

Çocuğunuz okula gitmekte kaygılanıyorsa ve kapıdan girmemek için diretiyorsa, okula yabancılık çekmesinin ve endişeli olmasının normal olduğunu, her çocuğun bazen endişelenip sonra okula alışabildiğini çocuğa aktarabilirsiniz. Onun arkadaşlarına ve öğretmenine alıştıktan sonra rahatlayacağını ve daha mutlu hissedeceğini çocuğunuza anlatmanız önemlidir.

Çocuğunuza evden çıkarken, çocuk sakin bir anındayken, haydi şimdi tüm gün bize yetecek kadar sımsıkı sarılıp sevgi depolayalım, deyip otuz saniye kadar sımsıkı sarılabilirsiniz. Ayrıca bileğine sizi özlediğinde görmesi ve öpmesi için bir gülen yüz veya kalp gibi sevdiği figürlerden çizebilirsiniz.

Bunun yanında okulun çocuğunuza kazandıracaklarını çocuğunuza örneklerle, yaşına uygun şekilde anlatabilirsiniz. Tabi ki bunu çocuğun rahat ve mutlu olduğu bir anda yapmanız önemlidir. Çocuk ağlama krizindeyken, siz ne kadar güzel şeyler anlatsanız da o, sizin dediklerinizi algılayamayacaktır. Örneğin, ‘Bu okula gelmenle birlikte birçok arkadaş edineceksin, evde bu kadar arkadaşımız yoktu, ne şanslısın! Okuldaki büyük ve farklı oyuncaklarla da arkadaşlarınla istediğin birçok oyunu oynayabilirsiniz. Öğretmenin de çocukları çok seven, onları anne gibi koruyan birisi ve size birçok güzel oyun / yazı yazmayı ve okumayı öğretecek. Merak etme oyunlarınız / dersiniz bittiğinde öğretmenin anne babalara haber veriyor ve biz sizi okuldan alıyoruz.’

Çocuğunuzun okula uyum süreci ebeveynlerle kurduğu güvenli bağ, yeni bir kardeşin gelişi, boşanma, yakın birinin vefatına şahit olma, taşınma, evden ilk defa ayrılıyor olup olmadığı gibi durumlara bağlı olarak iki hafta ile bir buçuk ay arasında sürebilmektedir. Okula uyum sürecinde yaşamınızda son dönemlerde meydana gelen değişimleri gözden kaçırmamanız bu sebeple önemlidir.

Ebeveynlerin çocukla birlikte okula giriş anlarında, çocuğun ağlamalarını susturma niyetinde olmaları yerine çocuğun ağlamasının altında yatan asıl sebepleri öğrenip bunlara uygun olarak çocuğu rahatlatmaları önemlidir. Örneğin, çocuk okula güven duyamadığı için gitmek istemiyor olabilir. Bu güvensizliğin sebebi arkadaşının sürekli onu hırpalaması ise, çocuğa kendini ifade etme becerileri kazandırmalı ve şiddete eğilimi olan çocuğumuz için öğretmenle iş birliği yapılmalıdır.

Daha farklı olarak, örneğin çocuk eğer, bir kardeşim oldu, annem babam onunla daha fazla vakit geçirmek için beni okula getirdiler gibi yanlış bir algıya sahipse ve bu yüzden okula gitmek istemiyorsa, çocukla okulun getirileri hakkında konuşulabilir. Çocukla daha fazla kaliteli ve kardeşten ayrı olarak birebir zaman geçirilerek çocuğa kendini daha değerli hissettirilebilir.

Bunların yanında çocuğun sevdiği, ilgi duyduğu alanlar keşfedilerek, okul sonrasında bunlarla çocuğa küçük pekiştireçler verilebilir. Örneğin, ‘Bugün sabah okula girerken daha mutluydun, ben işteyken okulda beni sabırla bekledin, etkinlere katıldın, teşekkür ederim. Hadi çak yapalım! Bu akşam eve gitmeden önce biraz bisiklet sürmek/ top oynamak/ sevdiğin dondurmadan ister misin? ‘ gibi şeylerle çocuğun okula alışma çabasının farkında olduğumuz ona belli edilerek çocuk takdir edilebilir. Ayrıca okul dışında da çocuğun yaşına uygun küçük sorumluluklar vermek, çocuğun kendini ayrı bir birey olarak görmesine ve sorumluluk kazanmasına katkı sağlayacaktır. Böylece çocukta özgüven ve problem çözme becerileri gelişir.

Çocuğunuzun okula uyum sürecinde duyguları, yaşadığı durumlar karşısında değişkenlik gösterebilir. Örneğin yorgunsa, hastaysa okula gitmek istemeyebilir. Veya okulda karşılaştığı, sorumluluk, arkadaşla kavga gibi, yeni ve olumsuz bir durumla baş edemiyorsa bu durum da çocuğun okula gitme isteğini tekrar azaltabilir. Bu gibi durumlarda ebeveynlerin, çocuklarının duygularını kabul etmesi ve gün içerisinde neler yaşadıklarını öğretmenlerle iş birliği yaparak anlamaya çalışmaları önemlidir.

Anne babaların okula uyum sürecinde çocuklarının okula gitmeme isteği karşısında sabırlı olmaları, isteksizlik karşısında altta yatan temel faktörleri anlamaları önemlidir. Bununla birlikte çocukları azarlamak, okula ağlayarak girersen seni almayız demek, diğer arkadaşların alıştı sen hala ağlayarak giriyorsun gibi konuşmalarla diğer çocuklarla kıyaslamak, ağlayacak bir şey yok şımarıyorsun diyerek duygularını yok saymak çocuğun ruhuna zarar verecektir. Ebeveynlerin bu tarz konuşmalardan uzak durması çok önemlidir.

Ebeveynlerin bu dönemde çocuklarına daha anlayışlı ve sabırlı olması ve bunun geçecek olan bir süreç olduğunu hatırlaması gerekir. Çocuğu okula yeni başlayan çoğu ebeveynin yaşadığı bu süreç, çocukla ne kadar çok kaliteli vakit geçirilir ve çocuk ne kadar dinlenirse o kadar çabuk atlatılır.

Ebeveynlerimize kolaylıklar, çocuklarımıza mutlu ve başarılı okul günleri diliyorum…

 

Yazar: Tülin Göktürk (Çocuk Gelişimci, Aile Danışmanı)

Instagram: @tulingokturk

Tel: 05331618200